Sene başından beri kulüp için Dortmund modeli lafının herkesin dilinde olduğu bir ortamda, yapılanma için Alman ekolünü örnek alacaksak tam şu anda Önder Özen-Fenerbahçe ekseninde dillendirilmesi gereken önemli konular var.
Herkesin kendi penceresinden sezonun doğru yanlışlarını tartıştığı bu günlerde Beşiktaş cephesinde sezon başı ortaya çıkan, kimine göre İbrahim Altınsay sonrası kimine göre devre arasındaki sadece kasaya zarar veren sahaya etkisi olmayan transferler sonrası devam ettirilemeyecek duruma gelen yapılanma sürecinin ne kadarının tamamlanabilmiş olduğu sezonun bitiminde değerlendirilmesi gereken tek nokta olarak duruyor. Sokaktaki taraftarın bir kısmı yönetimin bu yapılanma sürecinde Adnan Dalgakıran'ı da kaybetmesiyle inandırıcılığını tamamen kaybettiğini düşünüyordu ki bugün ekranlara Ali Ece tarafından futbol direktörlüğü için Zeki Önder Özen isminin geçtiği hatta anlaşıldığı ve 20 gündür işinin başında olduğu haberleri gelmeye başladı. Gerçekçi olmak gerekirse benim gibi Ali Ece'nin konuşmalarını, Beşiktaş'a duyduğu sevgiyi seven bir taraftar profili çizen birçok kişi bu habere sevinirken Önder Özen'in Fenerbahçe geçmişi taraftar sitelerinde, forumlarda baya tartışıldı.
Sene başından beri kulüp için Dortmund modeli lafının herkesin dilinde olduğu bir ortamda, yapılanma için Alman ekolünü örnek alacaksak tam şu anda Önder Özen-Fenerbahçe ekseninde dillendirilmesi gereken önemli konular var. Alman futbolunda gelişimin olduğu dönemler 2000 yılındaki Avrupa Şampiyonası'nın ertesi sezonundaki yapılanmayla başlar. Daha sonra bu yapılanma 2006 yılında Matthias Sammer'ın Almanya Futbol Federasyonu tarafından genç takımlar sorumluluğuna atanmasıyla devam eder. Buradaki görevi genç yetenekleri bulup Alman futboluna kazandırmaktır. 2012 yılında Bayern Münich'e gelen bu adamın bugünün takımının yaratıcısı olduğundan bahsedilir. İşte tam olarak dikkat çekmemiz gereken nokta Matthias Sammer'ın geçmişinde koca bir Bvb gerçeğinin var olmasıdır aynı bugün Önder Özen'in Fenerbahçe geçmişi olduğu gibi. Matthias Sammer sadece Önder Özen gibi yardımcı antrenörlük de yapmamıştır bizi tabirimizle tam "Bvb'nin çocuğu" dur. Biz severiz bizim takımımızda 2 gün oynayan futbolcuya "Beşiktaş'ın çocuğu" demeyi ama Sammer onlardan değildir. Futbolculuğunun yanısıra teknik adam olarak da 2001/02 sezonunda Dortmund'u şampiyon yapmıştır,ayrıca Uefa finali de görmüştür. Dünya devi olarak anılan Bayern Münich gibi bir kulüp bile Sammer gibi hayatının en büyük başarılarını rakiplerinde yaşamış bir adamı kabul edebiliyorsa bugün Beşiktaş'ın bu fırsatı ıskalamaya hakkı yok bence.
Önder Özen hocanın bir röportajında kendinin sportif direktör olarak çalışabileceğinden bahsettiğini görmüştüm.Herşeyden evvel şu anda çalıştığı kanaldaki yorumculuk serüveninde bile onu ince eleyip sık dokuyan bir öğretmen olarak tanımlarsak sanırım yanlış anlatmış olmayız. Ayrıca Fikret Orman'ın çokça söylediği Beşiktaşlılık duruşunun net olarak içini doldurabilecek bir insan olduğu gözüküyor. Geçenlerde Bursasporlu bir futbolcunun Fernandes ile ilgili attığı bir tweet sonrası ortaya çıkan olaylardan sonra yapmış olduğu " Bursasporlu genç Osman'a ; Umarım Fernandes akşam senin gibi futbolu sevenlere güzellikler gösterir. Umarım onun gibi bir futbolcu olursun. Genç Osman'ı anlamayanlara ; Futbolu ve futbolcuyu sevmeden bir kulübü sevemezsiniz." yorumu futbolu seven herkesin gönlünü fethedecek cinsten bir duruşa sahip olduğunu gösteriyor. Ayrıca yine aynı şekilde sportif direktörlük görevini Önder Özen'e yakıştıran bir Beşiktaşlı takpçisine " Koşulsuz saygı gösterilmesi gereken bir kulüptür. Büyüktür.Teşekkür ederim" demesi Beşiktaş üzerinden konuşarak ekranlarda kalmaya çalışan sözüm ona has Beşiktaşlılardan daha samimi bir şekilde kulübe gösterdiği saygının göstergesidir.
Zeki Önder Özen hoca hafızalarda hep Fenerbahçe'de Zico'nun arkasındaki akıl olarak bilindi. Kendisinin adı geçince akıllara hep efsanevi Sevilla eşleşmesi geldi. Geçmişinde eksik olan bir şeyler yok mu derseniz tabi ki dolu dolu bir kartviziti yok. Kendini insanlara yorumculuk yaparak kanıtladı gibi lanse ediliyor şimdilerse ancak sahayı o kadar iyi okuyan sayılı yorumcu var ekranlarda. Beşiktaş daha iyisini bulabilir mi ülkemizde işte asıl sorulması gerekn soru bu. İbrahim Altınsay vardı kaçırdığımız daha sonra pişmanlıklarla andığımız Önder hocayı da aynı şekilde kaybetmek istemem açıkçası. Neden bizimde Almanlar gibi futbolda çağ atlatacak öğretmenlerimiz olmasın? Belki bir gün bizde böylece çok konuşulan Dortmund modeli yerine Beşiktaş modelini insanlara gösterebiliriz kim bilir...

Hiç yorum yok